2 Aralık 2010 Perşembe

Zeytin

Bayram tatilinde Foça'da annem ile babamın yanındaydım. Tam zeytin çırpma/sıyırma mevsiminde olduğumuz için onların işleri son zamanlarda epey yoğundu. Bayram öncesi telefon konulmalarımızda bütün hepsini bitirmeyin demiştik ablamla beraber. Onlar da sözümüze itibar etmişler. Bırakmışlar 100 yaşından büyük koca ağaçları bize.
Bu  vesileyle 4 günüm yukarıdaki ve benzeri zeytin ağaçlarının tepesinde geçti. O 4 gün boyunca birkaç düşme tehlikesi atlattım, ağaç dallarına dayanmaktan bacaklarım morardı, yerden zeytin toplarken ellerimi ısırganlar dağladı, dalların arasına saklanmış sivrisinekler kıyafetlerimin üzerinden yedi bütün vücudumu. Tüm bu olumsuzluklara rağmen hayatımın en huzurlu en tatminkar günleri arasında hiç düşünmeden sayabileceğim günleri geçirdim o tarlada. Toprağın insanı nasıl olgunlaştırdışını, vakarlı ve sabırlı yaptığını anladım. Üretime doğrudan katkıda bulunmanın, ekolojik döngülerin göbeğinde yer almanın hazzını yaşadım. Hayatımın bedenen en yorucu, ruhen en dinlendirici tatiliydi.

Herşey bir yana zeytin çrpmak/sıyırmak da zevkli bir işmiş. Artık eskiden yapıldığı gibi sopalarla ağaçlara vurulmuyor. Ya elle ya da geniş aralıklı ve uzun dişlere sahip tarak adı verilen plastik bir aletle dallara zarar vermemeye çalışılarak zeytin sıyrılıyor. En zor iş yerden dökülenleri toplamak. Eğilsen eğilinmiyor, çömelsen çömelinmiyor, yere otursan etkin olmuyor. Zeytini sıyırmadan önce üzerine dökülsün diye yere örtü seriliyor ama önceden kendi kendine dökülenleri yerden toplamak gerekiyor yine de. Eğer yağlık zeytin sıyrılıyorsa zeytinin şekline şemaline dikkat etmeden ne varsa alınıyor. Sıyrılan zeytinin ağırlıkça 7'de ya da 6'da biri kadar yağ çıkıyor. Dolayısıyla yemeklik zeytin toplamak daha karlı ama daha meşakkatli tabii. Yemeklik zeytin bir kere büyük olmalı, siyah zeytin yapılacaksa kapkara olmalı, üzerinde hiç morluk olmamalı. Yeşil zeytin yapılacaksa yemyeşil olmalı, üzerinde hiç kızarıklık olmamalı. Dolayısıyla doğru zeytinler ağaçtan tek tek seçilip toplanıyor.

Zeytinin yapılması bambaşka iş tabii. Onu da öğrenince yazacağım.

Kıssadan Hisse

  • Zeytin tek tek toplanıyor. Bir tanesini bile ziyan etme.
  • Dallar çok kırılgan. Kırarsan fazla üzülme. Demirel'in "Benim köylüm zeytin ağacı gibidir. Sen ne kadar budarsan o, o kadar verir" sözünü hatırla. Ama yine de abartma.
  • Demirel'in sözü köylü için geçerli değil.
  • Zeytin zamanı yağmur yağıp kırağı olmuyorsa otlar bitmeden dökülen zeytinleri topla. Sonra zeytinleri otların arasından ayıklamak zorunda kalırsın. Ellerini ısırganlar dağlar.
  • Yere dökülen zeytinlerin üzerine basma. Onlar yağı çıkarılmak için ezilecek tabii. Ama yağhanede.


NOT: 2 haftadır blogla doğru düzgün ilgilenemiyorum. Deftere yazdıklarımı bile ancak geçebiliyorum. Bu arada bir mim furyası esmiş. 2 tane mimim var. Aklımda. Yakında yazacağım.