6 Mart 2011 Pazar

Isik icinde yat Giovanni

Uzun zamandir yazmiyordum. Aslinda o kadar cok sey birikmisti ki yazacak. Bir haftada alinan binlerce kilometre yol, ikinci Italya seferinin baslangici, ilk aylari.... Megerse oncelik bir olmu yazmaktaymis.
Insanin kani birisine ne kadar cabuk isinabilir ki? Giovanni'yi gordugunuz anda ona kaniniz isinirdi. Onunla topu topu bir hafta calistik. Bir haftamiz balik akvaryumuyla mikroskop arasinda gecti. Onu yakin bir dostum kadar sevdim bu bir hafta icerisinde. Sonra ne oldu? Oluverdi bir gecede. Megerse losemiymis. Bir aksamustu ateslendi. O gece oldu, geriye sadece mutlu bir adam yuzu birakarak.
Bu olum bana cok sey dusundurttu! Onunla calistigimiz sure zarfinda zaman zaman garipsedim onu. Ciddiyetsiz buldum, konsantrasyonunu eksik buldum, ilgisiz buldum. Konusunda cok bilgiliydi ama  yeterince kendini vermiyordu isine. Simdi oldu gitti iste. Artik isine verecek bir kendi bile yok. Bu kadar mi ciddi olmali bu hayatta? Bu kadar mi soludugun havaya kendini kaptirmali? Bazen nefesini tutup dusunmek gerekiyor. Neden? Cok sukur ki sikca dusunuyorum bunu. Yalniz artik kendime verdigim cevap beni tatmin etmemeye basladi. Zaten iki aydir uzakta olmanin getirdigi hasretlik bu haberle yerini, herseyi birakip sadece sevdiklerimle beraber kucuk, sadece bizi ilgilendiren ve sadece bizim ilgilendigimiz bir hayat yasama istegine birakti.
Ah be Giovanni! Ubuntu paneline ekledigim kucuk balik animasyonunu gosterecektim daha sana...