22 Mart 2010 Pazartesi

Baharın ikili sarmali

Yine bahar geldi kampuse. Toprakla yeşilin oluşturduğu minik ikili sarmaller mitral hücreleri uyarmaya başladı yine. Derin bir nefesle göğüsüme doldurduğum bu sarmaller sadece sevda kederi ve ders geçme kederinden gayrisinin eşiğimizden geçmediği zamanlardan miras bir titremeye yol açtı yine. Lale devri çocuklarıydık tabii biz. Canımız istediğinde sabaha kadar kağıt oynar ya da gecenin bir yarısında hınzırın birinin aklımıza düşürmesiyle çimlerin üzerinde votka eşliğinde muhabbete başlardık. Ve hepberaber ağız dolusu gülerdik. Öyle güzel bir espiriye filan değil, şımarıklığımızdan ya da deliliğimizden de değil. Sırf yaşıyoruz ve baharın ikili sarmallerini göğüsümüze doldurabiliyoruz diye. Bazen bir sessizlik olurdu, sırf mutluluktan yakılan tütünün çıtırtısını duyabilmek için. Öyle gecelerdi ki bunlar yakın bir arkadaşı o saatte votka almaya gönderebilmek uğruna gölette karşı kıyıya yüzme iddasıyla ya da günün ışımasıyla beraber çakırkeyf bir şekilde derse girmenin matraklığını düşünerek bitebilirdi.

Hiç yorum yok: